1- Voltaire
Eserlerinden de görebildiğimiz gibi gezici bir yazardır. İngiltere’nin parlamenter monarşisinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Aynı zamanda John Locke ’un liberalizm düşüncelerinin de eserlerinde etkisini görebiliriz.
Voltaire; insanın kaderini üstlenmek, ilim, üretim ve sanat bakımından durumunu iyileştirmek gibi görevleri olduğunu söyler. Büyük bir hümanist isimdir. Fanatizme ve hoşgörüsüzlüğe karşı savaşır. Aydınların davasında avukatlık yapar, onları savunur.
2- Jean Jacques Rousseau
Devrimi hazırlayan çok değerli düşünceleri vardır. O, angaje edebiyatla ilgilendiğinden yazıları sanatsal bir amaç gütmez. Eserlerinde insan, toplum ve eğitim konularını ele alır. Soruna değil çözüme odaklıdır. Bazı kitapları ve sorunlara önerilen çözümleri için şunları gösterebiliriz:
L’Emile: Eğitim nasıl olmalıdır?
Julie ya da Yeni Heloise (La Nouvelle Héloïse): İdeal aile nasıl olmalıdır?
Toplum Sözleşmesi (Le Contrat Social) : Adil bir devlet nasıl olmalıdır?
Toplum Sözleşmesi (Le Contrat Social), yazarın bu dönem için en önemli kitaplarından biridir. Çağdaşları parlamenter monarşiden yana olsa bile, demokrasiden ilk bahseden odur.
Bir diğer önemli kitabı ise İtiraflar’dır (Les Confessions). Fransız edebiyatında otobiyografinin ilk örneğini verir. Yazıldığı dönemde eserlerde yıllarca “biz” kullanılırken ilk defa “ben” kullanılmaya başlanmıştır. Bu da aslında 19. yüzyılda ortaya çıkan Romantizm akımının ilk adımlarıdır.
3- Montesquieu
Montesquieu 18. Yüzyılda yaşamış bir adalet adamıdır. Bu yüzdendir ki o dönemlerdeki ilk eserlerini anonim olarak verir. İran Mektupları (Les Lettres Persannes) ve Kanunların Ruhu Üzerine (De l’esprit des lois) eserlerinde toplum ve Fransa hükümeti hakkında birçok dikkatli gözlemleri vardır.
En önemli eserlerinden biri olan İran Mektupları’ndan (Les Lettres Persanes) bahsedelim biraz. Fransa’da yayınlanmış olsaydı çok muhtemelen sansür alacağı için Amsterdam’da yayınlanmıştır. Eser, İsfahan’dan ayrılıp Paris’e gelen Rica ve Usbek’in arkadaşlarına gönderdiği
mektuplardan oluşur. Montesquieu, Fransızların yaşam tarzını ve siyasetini iki yabancının gözünden ironik bir şekilde eleştirir. Onun bu eseri mektup yoluyla egzotik bir anlatımla yazması Fransızlara daha objektif bir gözlem sunulmasına neden olmuştur. Doğulu bir bakış açısı ile batıyı eleştirir.
Bir diğer önemli eseri olarak Kanunların Ruhu Üzerine’yi (L’Esprit Des Lois) örnek gösterebilirim. Her toplumun kendi anayasasına sahip olması gerektiğini savunan bir eserdir. Köleliğe karşı çıkar ve demokrasiyi benimser. Bu kitaptaki fikirler, Aydınlanma Çağı’nın devasa boyutlarını etkilemekte ve insanları siyaset sorununa yönlendirmektedir. Üç kuvvetin (yasama, yürütme ve yargı) birbirinden ayrılmasının önemine işaret eder. Bu düşünceler 1971 Anayasası için esastır. Katolik Kilisesi bu eseri yasaklamıştır. Toplumsal özellikleri de vurguladığı için sosyolojinin babası olarak anılır.
4- Deniz Diderot
18.yüzyıla damgasını vuran bir proje ile tanınır. 20 yıllık araştırmalarından sonra Jean le Rond d’Alembert ile Ansiklopedi’yi L’Encyclopédie‘yi yayınladı. Halka bilgi verme arzusundan doğan bu yapıtı insanların pratik bilgilerini teorik bilgileriyle birleştirerek kaleme aldı.
Denis Diderot, eserde düşüncelerini kimseye zorlamaya çalışmaz. Diyaloglar üzerinde çalışmıştır. Dini vizyonu sürekli gelişmiş ve değişmiş bir isimdir. Katolikliği benimseyen yazar önce deizme, sonra materyalizme yönelir. Siyasi olarak despotizmi, yani monarşiyi reddeder. Eğitim açısından bakıldığında ise önce bireysel mutluluğa sonra toplumsal mutluluğa önem verir.
Kaderci Jacques ve Efendisi (Jacques le Fataliste et Son Maître), onun bir diğer önemli kitabıdır çünkü o dönemde henüz ortaya çıkmamış olan determinizm (kadercilik) bu kitabın ana konularından biridir. Bunun için onun çağın ne kadar ilerisinde bir isim olduğunu söyleyebiliriz. Bu eser; hikâye, deneme ve roman türlerini bir araya getirerek kaleme alınmıştır. Diderot, bu kitapta Tanrı rolünü oynar ve doğrudan okuyucuyla konuşur hatta kavga eder.
5- Beaumarchais
Beaumarchais aslında hepimizin çok aşina olduğu -kimimizin Mozart’tan kimimizin Pavarotti’den kimimizin de Bugs Bunny’den bildiği- bir operaya ilham vermiş büyük bir Aydınlanma Dönemi tiyatro yazarıdır. Figoro’nun Düğünü (La Folle journée ou Le Mariage de Figaro) adlı bu tiyatro eseri ile Fransız Devrimi’nin büyük destekçisi olmuştur. Oyun aristokratlarla verilen haksız ayrıcalıklar hakkında politik protestolar ve hicivler etrafında döner. Bunun için zararlı içerik olarak kabul edilip uzun bir süre sahne yasağı getirilmiştir.
Bütün bu isimler Fransızları devrime hazırlayan büyük insanlardır. Onlar olmadan Fransa halkı devrime hazırlanamaz ve asla özgürleşemezdi. Bu yazıda bahsettiğim kitaplar devrim öncesi Fransa hakkında çok önemli bilgiler içeriyor. Dönemleri daha iyi anlamak için mutlaka bir yerlerden başlamalısınız!